19. RESULULLAH'IN KALPLERİNİ İSLAM'A ISINDIRMAK İSTEDİĞİ
KİMSELERE VE BAŞKALARINA GANİMETİN BEŞTE BİRLİK KISMINDAN VE BAŞKA MALLARDAN
VERMESİ
Abdullah İbn Zeyd bunu ResuI-i Ekrem s.a.v.'den nakletmiştir.
حدثنا
محمد بن يوسف:
حدثنا
الأوزاعي، عن
الزهري، عن
سعيد بن
المسيب،
وعروة بن
الزبير: أن
حكيم بن حزام
رضي الله عنه
قال:
سألت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
فأعطاني، ثم
سألته
فأعطاني، ثم
قال لي: (يا
حكيم، إن هذا المال
خضر حلو، فمن
أخذه بسخاوة
نفس بورك له فيه،
ومن أخذه
بإشراف نفس لم
يبارك له فيه،
وكان كالذي
يأكل ولا يشبع،
واليد العليا
خير من اليد
السفلى). قال حكيم:
فقلت: يا رسول
الله، والذي
بعثك بالحق، لا
أزرأ أحدا
بعدك شيئا حتى
أفارق الدنيا.
فكان أبو بكر
يدعو حكيما
ليعطيه
العطاء فيأبى
أن يقبل منه
شيئا، ثم إن
عمر دعاه
ليعطيه فأبى
أن يقبل منه،
فقال: يا معشر
المسلمين، إني
أعرض عليه حقه
الذي قسم الله
له من هذا
الفيء فيأبى
أن يأخذه. فلم
يزرأ حكيم
أحدا من الناس
شيئا بعد
النبي صلى
الله عليه
وسلم حتى توفي.
[-3143-] Hakim İbn Hizam'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den mal istedim ve bana verdi.
Sonra yine istedim, yine verdi. Ardından da şöyle buyurdu: "Ey Hakim, bu
mal var ya ... Çok tatlı bir yeşillik gibi bir şeydir. Kim bunu cömertçe
(kanaatkar bir duygu ile alırsa kendisine bereketli olur. Fakat kim de aç
gözlülükle alırsa aldığı malın kendisine hiçbir bereketi olmaz. Böyle bir kimse
yediği halde doymayan insanlara benzer. Veren el alan elden üstündür."
Ben de: "Ey Allah'ın Resulü, seni hak ile Nebi olarak
gönderen Allah'a yemin ederim ki senden sonra bu dünyayı terk edip gidinceye
kadar hiç kimseden bir şey istemeyeceğim!" dedim.
Gerçekten de Hakim Hz. Ebu Bekir, kendisine ihsanda bulunmak üzere
çağırdığı halde bu teklifi kabule yanaşmazdı. Daha sonra Hz. Ömer de aynı
şekilde Hakim'i mal vermek üzere çağırmış ancak Hakim bu teklifi de geri
çevirmiştir. Hatta Hz. Ömer şöyle seslenmiştir: "Ey Müslümanlar topluluğu,
ben Allah'ın bize lütfettiği bu ganimetlerdeki / feydeki payından vermek üzere
Hakim'e teklifte bulundum ancak o bunu almaya yanaşmadı." Hakim Resulullah
s.a.v.'den sonra ölünceye kadar hiç kimseden bir şey istememiştir."
حدثنا
أبو النعمان
:حدثنا حماد
بن زيد، عن
أيوب، عن
نافع: أن عمر
بن الخطاب رضي
الله عنه قال: يا
رسول الله،
إنه كان علي
اعتكاف يوم في
الجاهلية،
فأمره أن يفي
به، قال:
وأصاب عمر جاريتين
من سبي حنين،
فوضعهما في
بعض بيوت مكة،
قال: فمن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
سبي حنين،
فجعلوا يسعون
في السكك،
فقال عمر: يا عبد
الله، انظر ما
هذا؟ فقال: من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
السبي، قال:
اذهب فأرسل
الجاريتين.قال
نافع: ولم
يعتمر رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
الجعرانة،
ولو اعتمر لم
يخف على عبد الله.
وزاد
جرير بن حازم،
عن أيوب، عن
نافع، عن ابن عمر
قال: من الخمس.
ورواه معمر،
عن أيوب، عن
نافع، عن ابن
عمر في النذر،
ولم يقل: يوم.
[-3144-] Hammad İbn Zeyd - Eyyub - Nafi' senediyle Hz.
Ömer ile ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir. Bir defasında Hz. Ömer,
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, benim
cahiliyye döneminde iken adadığım bir günlük itikafım var, ne yapmamı
emredersiniz?" diye sordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de
ona bu adağını yerine getirmesini emretti.
Hz. Ömer'e Huneyn'de Hevazin esirlerinden iki cariye düşmüştü. O
da bu cariyeleri Mekke'deki bir evine yerleştirmişti. (Hz. Ömer, Huneyn
sonrasında itikafa girince) Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huneyn
esirlerini karşılıksız olarak serbest bıraktığını açıkladı ve insanlar
sokaklarda koşuşturmaya başladı. (Bu sesleri duyan) Hz. Ömer oğlu Abdullah'a: "Abdullah,
bir bak bakalım neler oluyor?" deyince Abdullah: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem esirleri karşılıksız olarak serbest bıraktı"
diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Öyleyse git ve bana
verilen o iki cariyeyi serbest bırak!"
Nafi' şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Ci'rane'den niyet edip umreye başlamadı. Eğer bu şekilde umreye başlasaydı bu
durum Abdullah'a gizli kalmazdı."
Cerir, Abdullah İbn Ömer'den naklen şöyle bir ek bilgiye yer
vermiştir: " Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu iki cariyeyi Hz. Ömer'e
ganimetin beşte birinden verdi."
حدثنا
موسى بن
إسماعيل:
حدثنا جرير بن
حازم: حدثنا
الحسن قال:
حدثني عمرو بن
تغلب رضي الله
عنه قال: أعطى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قوما
ومنع آخرين،
فكأنهم عتبوا
عليه، فقال:
(إني أعطي
قوما أخاف ظلعهم
وجزعهم، وأكل
أقواما إلى ما
جعل الله في
قلوبهم من
الخير
والغناء،
منهم عمرو بن
تغلب). فقال
عمروبن تغلب:
ما أحب أن لي
بكلمة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حمر
النعم.
وزاد
أبو عاصم، عن
جرير قال:
سمعت الحسن
يقول: حدثنا
عمرو بن تغلب:
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم أتي بمال
أو بسبي
فقسمه، بهذا.
[-3145-] Amr İbn Tağleb'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bazılarına vermiş ve bazı kimselere de hiçbir şey
vermemişti. Bu yüzden kendilerine mal verilmeyen kimseler onun bu tavrından
incinip alındılar ve söylenmeye başladılar. Bundan haberdar olan Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ben gönüllerinde kuşku
doğacağından ve doğrudan uzaklaşıp yanlışlıklara meyledeceklerinden endişe
ettiğim için bazı kimselere böyle mal veriyorum. Buna karşılık bazı kimseleri
de Allah'ın gönüllerine yerleştirmiş olduğu hayra ve Allah'tan başkasına muhtaç
olmama duygusuna (ğina) ısmarlıyorum. İşte bunlardan birisi de Amr İbn Tağlib'tir."
İşte ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu bir tek
sözünü kızıl deve sürülerine değişmem."
حدثنا
أبو الوليد:
حدثنا شعبة،
عن قتادة، عن
أنس رضي الله
عنه قال: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إني
أعطي قريشا
أتألفهم،
لأنهم حديث
عهد بجاهلية).
[-3146-] Enes İbn Malik r.a., Resul-i Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu
nakletmiştir: "Ben kalplerini ısındırmak için Kureyş'e böyle mal
veriyorum. Çünkü onlar cahiliyyeden yeni çıktılar. "
Tekrar: 3528, 3778, 3793, 4331-4334, 4337, 5860, 6762, 7441.